27 Nisan 2010 Salı

Rab Şeytana Dedi Ki






Bu bloga yazma amaçlarımdan biri izlediklerimi, özellikle izlediğim oyunları sizinle paylaşmaktı. Bu sezon ilk izlediğim oyunla “Rab Şeytana Dedi Ki” ile başlamak istiyorum. Öncelikle bu oyunu Cüneyt Gökçer sahnesinde izledim ve gerçekten sahne bir oyunu izlemek için en ideal sahnelerden biriydi. Daha önce giden arkadaşlarım mutlaka oyunu önlerden izlemelisin dediği için yerimi 2 hafta öncesinden 2. Sıradan aldım. Oyuna giden kız arkadaşlarım (bunu özellikle belirtiyorum) özellikle Şeytan rolündeki Durukan Ordu’nun öncelikle karizmasını ve sonra oyunculuğunu öve öve bitirememişlerdi. Bu konu hakkındaki yorumlarımı paylaşacağım birazdan. Bu oyun hakkındaki yazıları okuduğumda biraz haksızlık yapıldığını düşündüğümden Eyüp ve Sysphos rolündeki Buğra Koçtepe ve Sinan Pekinton’un oyunculuklarına bayıldığımı iletmek isterim.


Oyun bana göre enteresan mesajlar içeriyordu. Semavi yada değil, tek tanrılı yada çok tanrılı tüm dinler insanlığın yaptığı tüm kötülükleri Şeytan’a yüklemiş. Bu konu da Tanrıların hiç bir suçu yok. İyiyse Tanrı sayesinde olmuştur kötüyse Şeytan’a uymuştur. Bu oyunda ise aslında sistem olarak birbiriyle alakası olmayan iki inanış biçiminin aslında ne kadar aynı olduğu gösteriliyor bence. Yani tüm dinler ve inanış biçimleri temelde aynı: Tanrı ve Şeytan!


Oyun tezat üzerine kurgulanmış, bir yanda çektiği tüm acılara rağmen Tanrı yolundan ayrılmayan Eyüp’ün yolundan hiç bir şekilde ayrılmayacağını düşünen tanrı Şeytan ile bahse giriyor ve Eyüp’ün baş kaldırmayacağını iddia ediyor ve şeytan başkaldırması için elinden geleni yapıyor. Diğer yandan Zeus tarafından bir kayayı sonsuza dek bir tepenin yukarısına taşımakla cezalandırılan Sysphos ancak baş kaldırısından vazgeçer ve “yenildiğini” kabul edip Zeus’a boyun eğerse bu cezadan kurtulacaktır ve Şeytan’ın amacı Sysphos’u boyun eğmeye ikna etmektir ve Zeus’la boyun eğmesi konusunda anlaşmıştır. Şeytan bi yanda isyana teşvik ederken, bi yanda boyun eğmeye çağırır, aslında bunların hepsini de Rab yaptırır. Sonunda kısa süreli baş kaldırmalar ve boyun eğmeler olsa da iddiayı Rab kazanır. Zaten herhalükarda Rab kazanmayacak mıdır?


Oyunda Durukan Ordu gerçekten iyi bir performans sergiledi. Yarı müzikal bi oyunda gerek dans ederek gerekse şarkı söyleyerek çok fazla efor sarfetti. Karizma konusuna gelince, benim karizma anlayışımın dışında ama bi çok arkadaşım çok etkilendiğine göre benim karizma anlayışım normalin dışında. Enteresan olan birşey de şuydu; iyi tarafta olan Eyüp’ün saksafon(!), kötü olan şeytanın gitar çalması,değişik bir metafor olmuş. Şeytan rockçı ve asi, Eyüp jazcı ve sebatlı mı acaba?


Oyunda ki Temel sorulardan biri de Eyüp mü Sysphos mu ?

Oyunda çok sade bir dekor çok verimli birbiçimde kullanılmış. Kostümler çok dikkat çekici ve karakterlere çok uygun. Işık tasarımı çok iyi hatta bu tarz bir ışık tasarımı olmasaydı oyundan aynı tadı alır mıydım bilmiyorum... Son olarak müzikler, oyun müzikleri çok ama çok güzel, oyun bittikten sonra istemsiz olarak şarkıları söylüyorsunuz birkaç gün... Danslara ve dansçılara gelince açıkçası oyunun en vasat kısmıydı, kareografiler güzel değildi ve dansçılar da senkron değildi, daha özen gösterilebilirdi diye düşünüyorum.


Oyunun içinde bir de sürpriz var, bu sürprizi burada yazmayacağım ama sürprizden yararlanmak isterseniz en önde yer bulun derim!

Oyunun yazılırken gerçek mitolojik olaylardan ve din kitaplarından yararlanıldığını söylememe gerek yok heralde, Eyüp Hikayesini merak edenler için İncil’den bir alıntı... Bu incildeki alıntı ama tüm kitaplarda bu hikaye var...

1 Uts ülkesinde Eyüp adında bir adam yaşardı. Kusursuz, doğru bir adamdı. Tanrı'dan korkar, kötülükten kaçınırdı.

2 Yedi oğlu, üç kızı vardı.

3 Yedi bin koyuna, üç bin deveye, beş yüz çift öküze, beş yüz çift eşeğe ve pek çok köleye sahipti. Doğudaki insanların en zengini oydu.

4 Oğulları sırayla evlerinde şölen verir, birlikte yiyip içmek için üç kızkardeşlerini de çağırırlardı.

5 Bu şölen dönemi bitince Eyüp onları çağırtıp kutsardı. Sabah erkenden kalkar, "Çocuklarım günah işlemiş, içlerinden Tanrı'ya sövmüş olabilirler" diyerek her biri için yakmalık sunu sunardı. Eyüp hep böyle yapardı.

Eyüp'ün İlk Sınavı

6 Bir gün ilahi varlıklar RAB'bin huzuruna çıkmak için geldiklerinde, Şeytan da onlarla geldi.

7 RAB Şeytan'a, "Nereden geliyorsun?" dedi. Şeytan, "Dünyada gezip dolaşmaktan" diye yanıt verdi.

8 RAB, "Kulum Eyüp'e bakıp da düşündün mü?" dedi, "Çünkü dünyada onun gibisi yoktur. Kusursuz, doğru bir adamdır. Tanrı'dan korkar, kötülükten kaçınır."

9 Şeytan, "Eyüp Tanrı'dan boşuna mı korkuyor?" diye yanıtladı.

10 "Onu, ev halkını, sahip olduğu her şeyi sen çitle çevirip korumadın mı? Elleriyle yaptığı her şeyi bereketli kıldın. Sürüleri bütün ülkeye yayıldı.

11 Ama elini uzatır da sahip olduğu her şeyi yok edersen, yüzüne karşı sövecektir."

12 RAB Şeytan'a, "Peki" dedi, "Sahip olduğu her şeyi senin eline bırakıyorum, yalnız kendisine dokunma." Böylece Şeytan RAB'bin huzurundan ayrıldı.

13 Bir gün Eyüp'ün oğullarıyla kızları ağabeylerinin evinde yemek yiyip şarap içerken

14 bir ulak gelip Eyüp'e şöyle dedi: "Öküzler çift sürüyor, eşekler onların yanında otluyordu.

15 Sabalılar baskın yaptı, hepsini alıp götürdü. Uşakları kılıçtan geçirdiler. Yalnız ben kaçıp kurtuldum sana durumu bildirmek için."

16 O daha sözünü bitirmeden başka bir ulak gelip, "Tanrı ateş yağdırdı" dedi, "Koyunlarla uşakları yakıp küle çevirdi. Yalnızca ben kaçıp kurtuldum durumu sana bildirmek için."

17 O daha sözünü bitirmeden başka bir ulak gelip, "Kildaniler üç bölük halinde develere saldırdı" dedi, "Hepsini alıp götürdüler, uşakları kılıçtan geçirdiler. Yalnızca ben kurtuldum durumu sana bildirmek için."

18 O daha sözünü bitirmeden başka bir ulak gelip, "Oğullarınla kızların ağabeylerinin evinde yemek yiyip şarap içerken

19 ansızın çölden şiddetli bir rüzgar esti" dedi, "Evin dört köşesine çarptı; ev gençlerin üzerine yıkıldı, hepsi öldü. Yalnız ben kurtuldum durumu sana bildirmek için."

20 Bunun üzerine Eyüp kalktı, kaftanını yırtıp saçını sakalını kesti, yere kapanıp tapındı.

21 Dedi ki:

"Bu dünyaya çıplak geldim, çıplak gideceğim.

RAB verdi, RAB aldı,

RAB'bin adına övgüler olsun!"

22 Bütün bu olaylara karşın Eyüp günah işlemedi ve Tanrı'yı suçlamadı.22 Bütün bu olaylara karşın Eyüp günah işlemedi ve Tanrı'yı suçlamadı.

Kaynak: http://kutsalkitap.info/tr-job1.html

Bu da Sysphos’un hikayesi,

Sisifos (Yunanca Σίσυφος; İngilizce: Sisyphus), Yunan Mitolojisinde, Yeraltı Dünyasında sonsuza kadar büyük bir kayayı bir tepenin en yüksek noktasına dek yuvarlamaya mahkum edilmiş bir kraldır. Sisifos ismi geleneksel olarak sophos (bilge) sözcüğüyle ilişkilendirilir; fakat bu ilişkilendirme bazı etimolojik problemler içermektedir.

Sisifos, Aeolus ile Enarete’in oğlu, Merope’nin kocası ve Ephyra (Korint) kentinin kurucu kralıdır, fakat sonraki kaynaklar Sisifos’un Antiklea ile birlikteliğinden Odiseus’un babası olduğunu ileri sürmektedir. Sisifos’un Melikertes onuruna ilk Isthmian oyunlarını düzenlediği rivayet edilir.

Sisifos denizcilik ve ticaretin gelişimine büyük katkıda bulunmuş, fakat konukseverlik kurallarını ihlâl ederek yolcuları ve konukları öldürecek kadar açgözlü ve hilekâr bir kraldır. Homerus’un aktardığına göre, Sisifos en hünerli insan olmasıyla ün salmıştı. Kuzenini baştan çıkarmış, erkek kardeşinin tahtını ele geçirmiş ve Zeus’un sırlarına –özellikle Zeus’un nehir tanrısıAsopus'un kızı Aegina’ya tecavüz ettiği sırrına ihanet etmiştir. Bunun üzerine Zeus, Hades’ten Sisifos’u cehennemde zincire vurmasını istemiştir. Sisifos Thanatos’tan kurnazca zincirin nasıl çalıştığını görmek için kendi üzerinde denemesini istemiş, Thanatos kendini zincirleyince Sisifos zinciri iyice sıkılaştırmış ve ardından Hades’i tehdit etmiştir. Bu durum kargaşaya ve bu süre zarfında hiçbir insanın ölememesine yol açmıştır. Bunun üzerine, rakipleri ölmediği için yaptığı savaşlardan keyif alamayan ve bu duruma bir hayli canı sıkılan Ares duruma müdahale etmiş, Thanatos’u serbest bırakıp Sisifos’u Tartarus’a göndermiştir.

Ancak Sisifos ölmeden önce, karısına kendisi öldüğü vakit adet olduğu üzere kurban sunmamasını söylemiştir. Böylece Sisifos, Yeraltı Dünyasında karısının onu ihmal ettiğinden yakınmış ve Yeraltı Kraliçesi Persefone’yi karısından görevlerini yerine getirmesini istemek için dünyaya dönmesine izin vermesi konusunda ikna etmiştir. Sisifos Korint’e varınca geri dönmeyi reddetmiş ve sonunda Hermes tarafından Yeraltı Dünyası’na geri götürülmüştür.

Hilekarlığının cezası olarak Sisifos tanrılar tarafından büyük bir kayayı dik bir tepenin doruğuna yuvarlamaya mahkum edilmiştir. Sisifos tam tepenin doruğuna ulaştığında kaya her zaman elinden kaçmakta ve Sisifos her şeye yeniden başlamak zorunda kalmaktadır. (Odyssey, xi. 593). Resim Sisifos’un boş çabalarının canlı örneğidir. Bu ceza Sisifos’a Nehir Tanrısı Asopus’a kızı Aegina’nın yerini söylediği için verilmiştir. Zeus, Aegina’yı uzaklara götürmüş ve yapmış olduğu şeyden dolayı Sisifos’a öfkelenmiştir. (Edith Hamilton's Mythology, 312-313). Bundan dolayı, anlamsız veya bitmek tükenmek bilmeyen işlere İngilizce’de Sisyphean olarak tanımlanır. Sisifos antik dönem yazarları için ortak bir konudur ve Polygnotus adlı ressam Delfi’nin duvarlarına onun resmini yapmıştır.

Güneş tanrıcılığına göre, Sisifos her gün doğudan doğup batıdan batan güneşi simgelemektedir. Konunun diğer uzmanları onu dalgaların yükselişi ve alçalışının ya da hain denizin bir kişileştirmesi olarak görürler. Friedrich Gottlieb Welcker Sisifos’un bilginin peşinde boşa çaba harcayan bir insanı sembolize ettiğini ileri sürmüştür.

Kaynak: http://tr.wikipedia.org/wiki/Sisifos

Rab Şeytana Dedi Ki

yazan: nihat asyalı

yöneten: prof. m. bozkurt kuruç

dekor tasarım: h. güven öktem

giysi tasarım: esra selah

işık tasarım: zeynel işık

müzik(düzeni): cem idiz

dans (düzeni): cihan yöntem

yönetmen yardımcısı: sinan pekinton

asistanlar: batuhan yalçın, günay sattarova

sahne amiri: belma aslangiray

kondüvit: taner eser

süflöz: havva evirgen

işık kumanda: serkan özdemir

dekor sorumlusu: ender ünver

aksesuar sorumlusu: hüseyin kutum

rol dağılımı:

buğra koçtepe, sinan pekinton,durukan ordu, fatma öney, serhat elifer, dilber evrim alev bağcı, gülden çelen, hakan töngülüs, nurcihan ergün, ozan hikmet özcan, özlem sayın, perran vurdum, alican güçoğlu, ecmel is, yağızhan danış, yusuf ozan demirbaş, serap odabaşı, seray uygun

orkestra

ayşe gülüm sürmen, fethi günçer, zafer gerdanlı, gökhan över

konu:

mitolojide ve kutsal kitaplarda yer alan sysphos ve sabreden eyüp öykülerinden oluşan müzikli danslı ve şarkılı bir oyun

Bilet almak isteyenler; http://www.mybilet.com/eventinfo.php?eventid=7042 adresinden alabilirler...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder